Parkinson
hastalığı ilk kez 1817 yılında İngiliz hekim James Parkinson tarafından,
“titrek felç” adıyla tanımlanmıştır. Hastalığın temel belirtileri hareketlerin
yavaşlığı, titreme, kasların sertliği, duruş ve denge bozukluklarıdır.
Parkinson hastalığı hakkında toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl
11 Nisan Dünya Parkinson Günü olarak kutlanmaktadır.
Hastalık,
beyinde dopamin adlı kimyasal maddeyi yapan hücre gruplarının zamanla
işlevlerini kaybetmesi sonucu oluşur ve 40-75 yaşları arasında, sıklıkla da 60
yaşın üzerinde başlar. Tüm Parkinson hastalarının sadece % 5 ila 10’unda
hastalık başlangıç yaşı 20 ila 40 yaşları arasındadır. Genç yaş grubundaki
hastalarda genetik nedenler araştırılmalıdır. Parkinson hastalığı erkeklerde
kadınlara oranla biraz daha sık görülür. Ailede bir ebeveyn veya kardeşte
Parkinson hastalığı varlığı, o kişide hastalık gelişme riskini yaklaşık iki kat
arttırmaktadır.
Hastalık
genellikle sinsi başlar ve belirtileri yıllar içinde, son derece yavaş ama
giderek artan biçimde ilerler, öyle ki hastalar çoğu zaman hastalığın başlangıç
tarihini kesin olarak söyleyemezler. Hastalar ilk belirtinin farkına vardıkları
zaman, hastalığın bazı belirtileri uzun zaman önce başlamış olabilir. Parkinson
hastalarının büyük çoğunluğunda sıklıkla ilk belirti bir el parmağında veya
elde titremedir. Daha seyrek olarak ayak titremesiyle başlayabilir. Kimi
hastada ise yazı yazarken harflerde küçülme veya yüzünde donuk ifade ilk
belirtiyi oluşturur. Özellikle genç yaştaki hastalarda ilk belirti bir ayağın
içe doğru dönük halde kasılmasıdır.Hastaların hemen tümünde belirtiler tek bir
beden yarısında ortaya çıkar ve zamanla karşı beden yarısında daha hafif olmak
üzere kendini gösterir. Hastalığın ilerleme hızı ile belirtilerin türü ve
şiddeti hastadan hastaya değişiklik gösterecek şekilde farklıdır.
Parkinson
hastalığının temel belirtileri:
•İstirahat
Halinde Titreme
•Kaslarda
sertleşme
•Hareketlerde
yavaşlama
•Duruş
ve denge bozukluklarıdır.
Parkinson
hastalarında tıbbi tedavinin yanı sıra egzersizler de çok önemlidir. Fiziksel
olarak zinde olan hastaların uzun hastalık seyriyle daha iyi başa çıktıkları
bilinen bir gerçektir. Egzersizlerin, yapılabildiği ölçüde, özellikle kas
sertliği ve hareket yavaşlığı üzerine olumlu etkisi vardır. Parkinson hastalığının
uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalık olması nedeniyle, tedavisinde
hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar iş birliği yapması gerekmektedir.
Beraberce gösterilecek çaba hem hastanın kendisini rahatsız eden belirtilerin
kontrolünü, hem de hastanın daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşmasını
sağlayacaktır. Türkiye’de 100 bin civarında Parkinson hastası olduğu tahmin
edilmekte, bu sayıya her yıl yaklaşık 10 bin civarında yeni hastaya
eklenmektedir