Osteoporoz halk arasında bilinen ismiyle kemik
erimesi; kemik miktarının azalması ve kalitesindeki bozulma sonucu kemiklerin
kırılmaya çok yatkın hale gelmesi ile karakterize en sık görülen kas iskelet
sistemi hastalığıdır.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfus giderek
yaşlanmakta, osteoporoz ve buna bağlı kırıklar artış göstermektedir. 50 yaş
üzerinde her 3 kadından biri ve her 5 erkekten birinde görülmektedir. Genel
olarak ileri yaş hastalığı olarak bilinmesine rağmen yetersiz beslenme,
hareketsiz yaşam koşulları ve bazı hormon bozukluğu sebebiyle erken yaşlarda da
ortaya çıkabilmektedir. Tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık olması
nedeniyle toplumun farkındalığını artırmak için tüm Dünyada her yıl 18 Ekim
“Dünya Osteoporoz Günü” olarak kutlanmaktadır.
Osteoporoz erken dönemde kemikte bir kırık
oluşmadığı veya kemik mineral yoğunluğu ölçümü yapılmadığı sürece tespit
edilmesi oldukça güçtür; ancak kırık oluştuktan sonra kemik ağrıları, boyda
kısalma, sırtta kamburluk oluşumu gibi belirtiler görülmektedir. Osteoporoz
açısından özellikle 65 yaş üstü kadınlar ve 70 yaş üstü erkekler ile aile
öyküsü olan, daha önce hafif bir travma ile kırık geçirmiş, bazı endokrinolojik
ve kronik hastalıklara sahip olan risk altındaki kişilerin de mutlaka hekim
tarafından kemik mineral yoğunluğu ölçümü ile değerlendirilmeleri ve korunmaya
yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki en iyi osteoporoz tedavisi
risklere karşı korunmaktır. Bu nedenle riski arttıran sigara, alkol ve aşırı
kafein tüketiminden uzak durulmalı; D vitamini oluşumu için bolca güneş
ışığından faydalanılmalı, kalsiyum ve D vitamini açısından dengeli ve düzenli
beslenilmelidir. Özellikle tempolu yürüyüş, merdiven inip çıkma, ip atlama ve
ağırlık ile yapılan kas iskelet sistemini güçlendiren egzersizler günlük
yaşamın bir parçası olmalıdır.