Günümüzde toplumda hijyen uygulamalarının yaygınlaştırılması önemli bir koruyucu sağlık hizmeti olarak değerlendirilmektedir. Her yıl 15 Ekim günü Dünya El Yıkama Günü olarak çeşitli etkinlikler ile kutlanmakta olup 2021 yılına ait tema “Geleceğimiz Elimizde – Hep Birlikte İlerleyelim” olarak belirlenmiştir.
Tüm dünya olarak içinde bulunduğumuz pandemi süreci, toplumdaki hijyen uygulamalarının önemini bize bir kez daha göstermiştir. Hijyen, sağlıklı ortamın korunması amacıyla her türlü hastalık etmeninin ortamdan uzaklaştırılması olarak tanımlanabilir. El hijyeninde ise amaç; kimyasal ve fiziksel zararlıların ve enfeksiyonlara yol açan mikroorganizmaların uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Ellerde yaklaşık 150 çeşit bakteri bulunmaktadır. Saatte yaklaşık 25 kez elimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzden hastalıkların geçişinde eller çok önemli bir yer tutmaktadır. Sadece el yıkama ile ishal olgularının sayısı %50, solunum yolu enfeksiyonu sayısı %25 oranında azalmaktadır. Dolayısıyla, hijyeni sağlamada en temel kural, ellerin doğru yöntem ile yıkanması olarak karşımıza çıkmaktadır. El yıkama, birey ve toplum sağlığının korunması açısından basit, ucuz, toplumun her kesimi tarafından uygulanabilir ve son derece etkili bir yöntemdir. Enfeksiyon hastalıklarından korunmada en etkili yöntem el temizliğidir.
El yıkama, sıradan ve günlük bir rutin olması nedeniyle, genellikle ihmal edilen bir konudur. Aslında hem kendimizin hem de çevremizdekilerin sağlığını korumak ellerimizdedir. Çevre ile sürekli temas halinde olan ellerimiz yoluyla taşınan mikroorganizmalar basit bir soğuk algınlığından, COVID-19, SARS, hepatit A, Avian Influenza gibi öldürücü pek çok hastalığın gelişimine neden olabilmektedir. Yüksek morbidite, mortalite ve tedavi maliyetine neden olan bu enfeksiyonlardan korunmaya yönelik tedbirlerin başında, yeterli el hijyeninin sağlanması gelir. Yeterli el hijyeni aynı zamanda, besin kaynaklı hastalıkların azaltılmasında, okullarda sıklıkla görülen gastroenteritler, dışkı ile bulaşan hastalıklar, parazit ve mantarların gelişiminin önlenmesinde de basit gibi görünmesine rağmen halen en etkili koruma yöntemidir.
Ellerimiz yemek hazırlamadan önce, yemek yemeden önce ve yemek yedikten sonra, pişmemiş gıdalara (özellikle kırmızı et, tavuk, balık, yumurta) temas ettikten sonra, üst solunum yolu salgıları ile temastan sonra (hapşırma, öksürme vb.), bozulmuş gıda ve çöplere dokunduktan sonra, saçlar tarandıktan veya ellendikten sonra, toplumda ortak kullanılan araçların kullanımından sonra (toplu taşım araçları, para alış-verişi, telefon vb), kedi, köpek ve diğer hayvanlara dokunduktan sonra, akan su altında, sabun ile mutlaka doğru yöntemle yıkanmalı ve sonra da kurulanmalıdır. Eller sadece su ile yıkandığında, mekanik etki ile görünür kir uzaklaştırılmakta ancak tam bir hijyen sağlanamamaktadır. Bu nedenle, el temizliğinde su ile birlikte sabunun da mutlaka kullanılması gerekmektedir.
Normal katı el sabunları ve sıvı sabunlar, meydana getirdikleri etkiler bakımından benzerdir. Fakat, katı sabunlar kullanım sonrası temizlenmedikleri takdirde kirlilik kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle, özellikle toplu yaşanan yerlerde el temizliğinde sıvı sabunların kullanımı tercih edilmelidir. Etkin bir el hijyeni, her seferinde doğru yıkama tekniğinin uygulanması ile sağlanabilir. Sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama tekniği ile bulaşıcı ve salgın pek çok hastalığa karşı önlem alınabilir, kişisel ve toplum sağlığının korunmasına önemli bir katkı sağlanabilir.